Gözün kornea bölgesini kanla besleyen bir damar bulunmamaktadır. Kornea bu nedenle oksijeni damardan değil atmosferden almaktadır. Bu nedenle oksijen geçirgenliği ne kadar yüksek olursa olsun kontak lens kullanıldığında gözün kornea tabakasına çıplak gözde olduğu kadar oksijen gitmez. 

​

Uzun yıllar boyunca kontak lens kullanıldığında korneanın beslendiği oksijen miktarı zaman içinde sürekli azaldığından göz damarlanarak kendisine oksijen sağlamaya çalışıyor. Kornea yeterli oksijeni sağlayamadığında korneanın etrafındaki beyaz tabakada kırmızı damarlar ortaya çıkıyor. Göz kırmızılığı olarak anılan bu belirtiyi gördüğünüz anda hemen bir göz hekimine başvurunuz.

​

Kontak lens kullanıcılarının gözlerinde bu durumun oluşmaması için alacakları ilk önlem oksijen geçirgenliği yüksek bir lensi tercih etmeleridir. Bundan daha da etkili olan önlem ise günlük kontak lens kullanım sürelerini azaltmaktır. Örneğin bütün gün kontak lens kullandıktan sonra eve gelince kontak lensi çıkarıp gözlük takarak akşam saatlerini bu şekilde geçirmek, bir kullanıcının daha uzun yıllar botunca kontak lens takabilmek için geliştirebileceği en önemli alışkanlıktır.

​

Ayrıca kontak lens kullanırken göze toz kaçtığında bir irritasyona neden olarak gözde bir kızarıklık ortaya çıkabilir, fakat bu geçici bir durumdur. Eğer lensle birlikte gözde alerji de varsa bu durum gözlerin sık kanlanmasına ve kanlanmanın kalıcı olmasına neden olabilir. Kontak lens kullanıcıları gözlerinin özellikle kuru olmasına ve alerji kapmamasına dikkat etmelidirler.

​

Gözde kanlanma ya da yanma, batma veya kaşıntı olduğunda hemen kontak lensi çıkararak zaman geçirmeden bir göz hekimine danışmak gerekir.